Blog
Video oyunları, piyasaya sürüldüğü andan itibaren hayatımızda popüler bir eğlence biçimi olarak yer edinmiştir. Hatta kimi insanlar video oyunları oynayarak neredeyse günün büyük kısmını geçirebilmektedir. Yaygın kullanımı nedeniyle, bilim adamları video oyunlarının insanların beynini ve davranışlarını nasıl etkilediğini araştırmışlardır. Video oyunlarının insan beynine ve dolaylı yoldan insan psikolojisine nasıl etki ettiğini bilmek önemlidir.
Sosyal mühendislik yöntemleri kullanılarak veri toplamaya yönelik girişimler dijital ortamda değişiklik gösterebiliyor Bilinçaltı teknikleri kullanmak, sosyal mühendislik yöntemlerinden sadece biri. Bilinçaltı teknikler ya da subliminal mesajlar kullanılarak yapılan haberlerin, programların, filmlerin, dizilerin, dijital oyunların ve birçok görsel yayınların veya müzik, ses dosyaları gibi işitsel yayınların, insanların zihinsel, fiziksel, sosyal ve duygusal gelişimlerini olumsuz yönde etkilediği bilinmektedir. Bu tarz görsel yayınlarda olası siber zorbalık, siber şiddet ve cinsel içerik, online taciz gibi durumlar görülmektedir.
Şiddet, güç ve baskı uygulayarak insanların fiziksel veya psikolojik açıdan zarar görmesine neden olan bireysel veya toplu hareketlerdir. Şiddet, özel veya kamusal alanda (evde, aile bireyleri arasında, sokakta, iş yerinde) meydana gelebilir. Teknolojiyle beraber şiddet unsurunun yeni bir uzantısı olarak da dijital şiddet kavramı ortaya çıkmıştır. Kullanıcıların teknolojiyi sorunlu kullanmasından kaynaklı yeni bir şiddet alanı diyebiliriz. Dijital şiddet kavramının tam olarak neyi ifade ettiğine gelmeden şiddetin yalnızca fiziksel olmadığı bir diğer türünün de duygusal şiddet olduğunu önemle vurgulamak gerekir. Şiddet deyince illa birinin birine el kaldırması, vurması gerekmez. Karşımızdaki kişiye karşı ses tonumuzu yükseltmek, bağırarak bir şeyleri ifade etmeye çalışmak da şiddettir. Duygusal şiddete maruz kalan kişiler kendilerini değersiz hissederler. Üstelik zamanla gördüğü duygusal şiddetten kaynaklı kendini hep yanlış yapıyormuş, hep hatalı ve suçlu gibi hissedebilir. İşte karşımızdaki insanda bu denli bir değersizlik duygusu uyandırmak da bir psikolojik şiddettir.
Teknolojik gelişmelerin hemen her açıdan hayatımızı etkilediği bir zamandayız. Şüphesiz teknoloji denildiğinde aklımıza ilk gelen internet. Geçmişe dönüp baktığımızda internet başta olmak üzere son otuz yıldaki teknolojik gelişmelerin, hayatımızda çoğu şeyi değiştirdiğini görüyoruz.
Siber güvenlikte %100 güvenlik diye bir durum söz konusu değildir ve güvenliğin en zayıf halkası insan faktörüdür. Bilişim sistemlerine gerçekleştirilen saldırılara karşı alınan önlemler, çoğunlukla insan hatası sebebiyle savunmasız kalabilmektedir. İnsanlar stres altındayken karar verme mekanizmaları çalışmayabilir, algıları zayıflayabilir, dikkatleri dağılabilir ve kendilerini büyük bir baskı altında hissederler. Bu baskı sonucunda da siber saldırıya zemin hazırlayabilir, geri dönülemez hatalar yapabilirler.
Bir an için şöyle düşünün; sahte kimlikler arkasına saklanarak, internetten veya sosyal medyadan yalan ve iftiralarla sizi tehdit eden dijital katiller olsa ne yaparsınız? Büyük bir nefret ve kin ile hareket eden bu dijital katiller, sizi hedef tahtasına koysa nasıl davranırsınız? Böyle bir durumla karşılaşsanız psikolojiniz nasıl olur?
“Kumar” kelimesini duyduğunuzda, aklınıza muhtemelen an az 40lı yaşlarında piyango bileti alan veya rulet oynayan birisi gelecektir. Hiçbirimizin aklına oyunlarda bahis yapan bir çocuk gelmeyecektir. Aklımıza gelmediği gibi bir çocuğun bahis oynama durumu da kulağa pek hoş gelen bir durum değil zaten. Peki, aslında birçok oyunda yer alan ve çocukları bahis oynamaya iten loot-box kutularından haberdar mıyız? Ya da bu kutular hakkında neleri biliyoruz?
Tüketim toplumlarında bireyler yaşamak için tüketmez, tüketmek için yaşar hale gelirler. Çünkü tükettikçe bir sosyal statü kazanılacağı, bir kimlik kazanılacağı inancı hâkim olmuştur. Bireyler kendilerini markalar yoluyla ifade etmektedir. X marka spor ayakkabısı olmadan bireyin spor yapmaya hakkı yoktur sanki veya Y marka otomobile sahip olmadan, birey kendisini asla o grubun üyesi gibi hissedemeyecektir(!) Birey kişiliğiyle değil, kullandığı ve sahip olduğu eşyalarla, metalarla kendini konumlamakta ve tanımlamaktadır.
İnsanlar arasındaki iletişim türlerinde internet gün geçtikçe ön plana çıkmaktadır. Her kültürden, her kesimden, her ırktan, her milletten insanların geniş kitlelerle haberleşmesini sağlayan yöntemlerden biridir. Hızlı ve kolay olması internet kullanımını daha cazip hale getirmektedir. Devletin ileri gelenleri, ünlüleri, işçisi, memuru, öğrencisi, öğretmeni, çocuğu, yaşlısı birçok kişinin ulaşması rahat bir mecra haline geldi. Bu sayede bazı konularda bilinçlenme ve farkındalık sağlama açısından teknolojinin ve internet kullanımının önemi çok büyüktür.
Bizim çocuklarımız; ekonomiyi bir din gibi kutsallaştıran, piyasayı özel teşebbüs ekonomisinin yönetmesi gerektiğini savunan neoliberalizm sistemin asla umurunda değildir, olmayacaktır da. Çünkü bunlar için para, her şeyden önemlidir ve bunun kazanılabilmesi için de toplumdaki tüketimi artırmak, körüklemek gerekir.
Bugün en çok okunanlar
- HAKARET, TEHDİT VE ŞANTAJ SUÇU İLE KARŞILAŞTIĞIMIZDA NE YAPMALIYIZ?
- KVKK ve TCK 132. Maddesi Kapsamında Sosyal Medya Mesajları ve Hukuki Sorumluluk
- SOSYAL MEDYA ALGIMIZI NASIL YÖNETİYOR?
- ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ VE MAHREMİYET: TAKİP EDİLMESİ GEREKEN SÜREÇLER
- DİJİTAL REFAH: DİJİTAL DÜNYADA SAĞLIKLI YAŞAM BİLİNCİ