Size nasıl yardımcı olabilirim?
Dijital Oyunlar
İnternette Irkçılık ve Nefret Söylemi ile Mücadele Yolları
Bilinçli İnternet Kullanımı

İnternette Irkçılık ve Nefret Söylemi ile Mücadele Yolları

Yazar(lar): Av. Hatice Nur KALAN | Grafik(ler): Evren GÜRDALAR | 5 June 2024, Wednesday 10:18 | 829 görüntüleme

İnternet, iletişim ve bilgi alışverişi için devrim niteliğinde bir araç olmasının yanı sıra, anonimlik sağladığı için ırkçılık ve nefret söyleminin yayılmasına da olanak tanımaktadır. Ancak, çevrimiçi platformlarda anonimliğe güvenilerek yapılan söylemlerin gerçek dünyada etkileri olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir. Bu tür söylemler, ayrımcılığı ve hatta şiddeti teşvik edebilir. Bu nedenle, internetin sağladığı anonimlik avantajlarıyla birlikte, bu platformlarda dile getirilen söylemlerin toplumsal etkilerini dikkate almak ve gerektiğinde önlem almak önemlidir.

Bu yazıda, çevrimiçi nefret söyleminin yaygınlığına dikkat çekilerek, bireyler, platformlar ve politika yapıcıları gibi farklı paydaşları kapsayan kapsamlı bir yaklaşım vurgulanacak, Bu durumla ilgili yapılacak mücadelede izlenebilecek stratejilerden bahsedilecektir.

Türk Hukukunda Düzenlemeler

Anayasa’nın 10. Maddesinde, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep nedeniyle ayrımcılık yapılamayacağı, kanun önünde herkesin eşit olduğu belirtilmiştir.

TCK 3/2. Maddesinde de “Ceza Kanununun uygulamasında kişiler arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri, felsefi inanç, milli veya sosyal köken, doğum, ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılamaz ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınamaz.” hükmü ile ceza kanununun uygulanması aşamasında kimseye ayrımcılık veya ayrıcalık yapılamayacağı belirtilmiştir.

TCK 122. Maddesinde ise Nefret ve Ayrımcılık suçu düzenlenmiştir. Kanun metni şu şekildedir: “Dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle;
a) Bir kişiye kamuya arz edilmiş olan bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya kiraya verilmesini,
b) Bir kişinin kamuya arz edilmiş belli bir hizmetten yararlanmasını,
c) Bir kişinin işe alınmasını,
d) Bir kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını,
engelleyen kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Madde metninden de anlaşılabileceği gibi, nefret ve ayrımcılık suçu, bir kişinin taşınır veya taşınmaz mal alımında, kamu hizmetlerinden yararlanmasında, işe alınmasında veya ekonomik faaliyetlerde bulunmasında ayrımcılığa maruz kalması durumunda uygulanacak cezai yaptırımları düzenlemektedir. Ancak, bir kişinin din, ırk, mezhep, köken gibi özellikleri nedeniyle aşağılanması veya bu konuda nefret içeren söylemler, bu kanun kapsamında değildir. Bu konular, Türk Ceza Kanunu'nun 216. Maddesi'nde, "Kamu Barışına Karşı Suçlar" başlığı altında ele alınmaktadır. Bu madde, "halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek", "halkın bir kesimini aşağılamak", "dini değerleri aşağılamak" olarak üç suç tipini kapsamaktadır.

TCK 216 madde metni şu şekildedir:
“1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Madde metninden anlaşılacağı üzere, adı "nefret suçu" olmamakla birlikte, Türk Hukuku'nda "halkın bir kesimini aşağılama" suçu Türk Ceza Kanunu'nun 216. maddesinde düzenlenmiş olup kamu barışına karşı işlenen suçlar kategorisinde yer almaktadır.

Uluslararası Hukukta Düzenlemeler

Uluslararası Hukuk'ta, ırkçılığa karşı uluslararası mücadele için çeşitli anlaşmalar ve deklarasyonlar benimsenmiştir. Bu anlaşmalar şunlardır:

  • İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (UDHR) TR - ENG
  • Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme (ICERD) TR - ENG
  • Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi (ICCPR) TR - ENG
  • Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşme TR - ENG
  • Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi TR - ENG
    Uluslararası Hukuk alanında, ırkçılık ve nefret söylemiyle mücadele düzenlenen bu sözleşmeler yoluyla yürütülmektedir. Ancak, uluslararası hukukun büyük ölçüde devletlerarası ilişkilere odaklanması nedeniyle, bu sözleşmelerin etkin uygulanması devletlerin iç işleyişiyle doğrudan ilişkilidir. Bu sebeple, yalnızca ulusal ve uluslararası hukuki belgelerin yeterli olmadığı, ırkçılık ve nefret suçunun hedeflendiği platformların işleyişi üzerinde bireysel ve toplumsal önlemlerin alınması önem arz etmektedir.

Alınan Önlemler ve Uygulanan Stratejiler

Değişim Stratejileri
Bireysel Eylem:
Stratejiler arasında, nefret söyleminin çevrimiçi platformlara bildirilmesi, bu söylemin gerçeklerle ve alternatif görüşlerle (tartışmaları tırmandırmadan) sorgulanması ve olumlu seslerin artırılması bulunmaktadır.

Platformun Sorumluluğu:
Sosyal medya platformları, önemli bir etki alanına sahiptir. Nefret söylemiyle mücadelede açık ve uygulanabilir politikaların benimsenmesi son derece kritiktir. Ayrıca, bu platformlar marjinalleştirilmiş grupların ve azınlıkların seslerini güçlendirerek, olumlu çevrimiçi toplulukları teşvik ederek çeşitliliği ve katılımı artırabilirler.

Politika ve Hukuk:
Hükümetlerin, ifade özgürlüğü ile vatandaşları çevrimiçi nefret söyleminden koruma arasında bir denge kurması önem arz etmektedir. Yasalar, ifade özgürlüğünü korurken çevrimiçi nefret söylemini tanımlayabilir ve suç kapsamına alabilir. Çevrimiçi nefret söyleminin küresel yaygınlığı göz önüne alındığında, uluslararası iş birliği bu sorunla mücadelede hayati bir öneme sahiptir.

Eğitim ve Farkındalık:
Empatiyi, kültürlerarası anlayış ve sorumlu çevrimiçi davranışı teşvik eden eğitim girişimleri, son derece kritik bir öneme sahiptir. Nefret söylemi anlatılarına karşı, ırkçılığın tehlikelerini vurgulayan ve çeşitliliğe saygıyı teşvik eden eğitici kampanyalarla mücadele etmek oldukça önemlidir.

Sonuç olarak;
Sonuç olarak, çevrimiçi ırkçılık ve nefret söylemiyle mücadele, günümüzde ulusal ve uluslararası düzeyde önemli bir sorundur. Bu nedenle, yalnızca ulusal değil, uluslararası iş birliği de gereklidir. Bu sorunla mücadelede sadece yasal düzenlemeler ve sözleşmeler yeterli değildir; aynı zamanda uluslararası iş birliğine dayalı ortak bir eylem planı da hayati öneme sahiptir. Daha medeni ve kapsayıcı bir dijital alanın oluşturulabilmesi için çok yönlü bir yaklaşım benimsenmelidir. Ancak, toplumsal önyargıların azaltılması ve çevrimiçi saygı kültürünün geliştirilmesi için bireylerin, platformların, politika yapıcıların ve eğitimcilerin çaba göstermesi gerekmektedir.

Yorumlar

  • Henüz yorum yapılmadı. Hemen düşüncelerinizi yazarak ilk yorumu siz yapabilirsiniz.
Yorum yapın
  • Doğrulama için e-posta adresinizin gerçek ve size ait olması gerekiyor.
  • E-posta adresiniz kesinlikle üçüncü kişilerle paylaşılmayacak, gizli kalacaktır.
  • Görünecek ad alanı için gerçek adınızı kullanmak zorunda değilsiniz.
  • İnternet üzerinde yapacağınız her işlem için IP adresinizin kayıt altına alındığını unutmamalısınız.
  • Yorumunuz yayınlanmadan önce editör onayından geçecektir.
lightbulb_outline Bağımlılık sorunlarının önüne geçmek için, internette geçirdiğiniz süreyi sınırlandırın.
Toast Alert...