Size nasıl yardımcı olabilirim?
Dijital Oyunlar
SOSYAL MEDYANIN PSİKOLOJİK ETKİLERİ VE TERAPİNİN ROLÜ
İnternet ve Sağlık

SOSYAL MEDYANIN PSİKOLOJİK ETKİLERİ VE TERAPİNİN ROLÜ

Yazar(lar): Uzm.Klinik Psikolog Gülşah AKSAKALLI | 17 July 2024, Wednesday 14:52 | 319 görüntüleme

Sosyal medya ve internet kullanımı, günümüzde bireylerin hayatlarının merkezine yerleşmiş durumdadır. Özellikle mobil cihazlara erişimin kolaylaşmasıyla birlikte, sosyal medya platformları da milyonlarca kullanıcıya ev sahipliği yapmaktadır. Facebook, Instagram, X gibi platformlar günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Türkiye, bu teknolojilerin hızla benimsendiği ve yaygınlaştığı ülkelerden biri olarak dikkat çekmekte ve bu yaygın kullanım beraberinde toplumsal, ekonomik ve bireysel düzeyde çeşitli etkileri de beraberinde getirmektedir.

Bireyler üzerindeki bazı etkileri şu şekilde sıralanabilir:
Sosyal İletişim: İnternet ve sosyal medya platformları, insanların birbirleriyle iletişim kurma ve bağlantı kurma şekillerini köklü bir biçimde değiştirmiştir. Farklı coğrafi bölgelerden insanlar arasında iletişim ve etkileşim kolaylaşmıştır.
Bilgiye Erişim ve Eğitim: İnternet, bilgiye erişimi kolaylaştırmış ve eğitim olanaklarını oldukça genişletmiştir. Öğrenciler ve öğretmenler için kaynaklara erişim, eğitim kalitesini artırmakta ve bilgiye erişim engellerini azaltmaktadır.
Ekonomik Etkiler: İnternet üzerinden yapılan ticaret (e-ticaret), yeni iş imkanları yaratmış ve ekonomik büyümeye katkı sağlamıştır. Küçük işletmeler için de pazarlama ve müşteri erişimi avantajları sunmuştur.
Kişisel ve Sosyal Etkiler: Sosyal medya kullanımı, bireylerin kendilerini ifade etme biçimlerini ve sosyal ilişkilerini büyük ölçüde etkilemiştir. Bununla birlikte aşırı kullanım, kişilerde izolasyon hissi, mükemmeliyetçilik gibi psikolojik etkiler de yaratabilmektedir.

Sosyal Medyanın Psikolojik Etkileri

Sosyal medyanın kullanımı kişilerin kullanım şekline ve kişisel özelliklerine bağlı olarak değişebilmekte, aşırı ve bilinçsiz kullanımı kişilerde psikolojik etkilere neden olabilmektedir. Ölçülü ve bilinçli bir şekilde kullanıldığında ise sosyal medya kullanıcılara olumlu bir deneyim sunabilmektedir. Aşırı kullanım veya yanlış amaçlarla kullanılması durumunda karşılaşılabilecek olumsuz etkilerin göz ardı edilmemesi gerekmektedir.
Özsaygı ve Benlik Saygısı: Sosyal medya platformlarında sürekli olarak diğer kullanıcılarla karşılaştırma yapma eğilimi, özsaygı ve benlik saygısını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Sosyal medya kullanıcıları paylaştıkları içeriklerin beğeni ve yorumlarla değerlendirilmesi sonucunda kendilerini değersiz hissedebilmekte, toplum tarafından kabul görmeme, beğenilmeme gibi durumlar yaşamalarına neden olabilmektedir.
Mükemmeliyetçilik ve Kaygı: Sosyal medya, kullanıcıları sürekli olarak idealize edilmiş hayatlar sergilemeye teşvik etmektedir. Bu durum da kullanıcıların mükemmeliyetçilik standartları altında kendilerini sürekli olarak değerlendirmelerine yol açabilmektedir. Kendilerini sürekli daha iyisi olmaya zorlayan, bunun için aşırı bir çaba gösteren kişilerin kaygı düzeyleri giderek artabilmekte ve kendilerini kötü hissedebilmektedir.
Yalnızlık ve İzolasyon: Paradoxal bir şekilde, sosyal medya kullanımı aşırı derecede artabilirken, kullanıcılar gerçek hayattaki sosyal ilişkilerinden uzaklaşabilmektedir. Kişiler, sanal dünyadaki ilişkileri, gerçek dünyadaki sosyal etkileşimlere tercih edilebilir hale gelebilmekte, bu durum da yaşadıkları yalnızlık hissini artırabilmektedir.
Dikkat ve Odaklanma Sorunları: İnternet ve sosyal medyadaki sürekli olarak yenilenen içerik ve bildirimler, kullanıcıların dikkat dağınıklığı yaşamalarına neden olabilmektedir. Bu durum uzun süreli dikkat ve odaklanma sorunları yaşamalarına yol açabilmektedir.

Sosyal Medya ve İnternet Kullanımının Kaygı ve Depresyon Üzerindeki Etkisi

Sosyal medya ve internet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte, kişilerin ruh sağlığı üzerindeki etkileri üzerine yapılan araştırmalar oldukça önem kazanmıştır. Özellikle kaygı ve depresyon gibi ruhsal sağlık sorunları üzerindeki potansiyel etkilerinin daha çok incelendiği görülmektedir.
Kaygı ve Depresyon İlişkisi
Sosyal medyanın aşırı kullanımının ve internet bağımlılığının kaygı ve depresyon semptomlarıyla ilişkili olabileceği bazı çalışmalar ile gösterilmektedir. Sosyal medya platformlarında sürekli olarak diğer kullanıcılarla karşılaştırma yapma eğilimi, kendini değersiz hissetme, sosyal izolasyon, ve sürekli olarak olumsuz duygulara maruz kalma gibi faktörler kaygı ve depresyonu tetikleyebilmekte veya kötüleştirebilmektedir. Yapılan bazı araştırmalar özellikle gençler arasında sosyal medya kullanımının artmasıyla depresyon ve kaygı düzeylerinde artış gözlemlendiğini ortaya koymuştur.

Sosyal Medya Kullanımının Yarattığı Psikolojik Etkilere Karşı Yapılabilecekler/ Terapinin Rolü

Sosyal medya ve internet kullanımının kaygı ve depresyona yol açtığı düşünülüyor ise kişilerin profesyonel bir yardım alması önem taşımaktadır. Bu durumda atılabilecek bazı adımlar ise şu şekilde sıralanabilmektedir:
Profesyonel Yardım: Bir psikolog veya psikiyatriste başvurarak duygusal ve ruhsal sağlık sorunları hakkında destek almak önem taşımaktadır. Alanda çalışan profesyoneller, kişilerin durumunu değerlendirerek uygun tedavi planlarını önermekte ve uygulamaktadır.
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Bilişsel davranışçı terapi, kaygı ve depresyon gibi durumlar için etkili bir tedavi yöntemidir. Bu terapi yöntemi, insanların yaşadıkları zorlukların büyük ölçüde düşünce ve inançlarının etkisi altında olduğunu, bu düşüncelerin yeniden yapılandırılmasıyla daha sağlıklı duygusal tepkiler ve davranışlar geliştirebileceklerini varsaymakta, kişilerin olumsuz veya hatalı düşünce kalıplarını tanıyıp değiştirmelerine olanak sağlamaktadır. Özellikle depresyon, anksiyete, obsesif kompulsif bozukluk (OKB), travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi durumların yönetiminde başarılı sonuçlar sağlamaktadır. Terapi süreci genellikle yapılandırılmış ve hedef odaklıdır, ayrıca bireyin terapistle iş birliği içinde çalışması temel alınmaktadır.
Destek Grupları: Depresyon veya kaygı ile mücadele eden kişiler için destek grupları faydalı olabilmektedir. Destek grupları benzer deneyimleri paylaşan insanlarla etkileşim kurmayı ve duygusal destek sağlamayı amaçlamaktadır.

Teknoloji Tabanlı Bilişsel Davranışçı Terapiler

Teknoloji tabanlı BDT, yüz yüze terapilerde olduğu gibi özellikle depresyon ve anksiyete gibi ruhsal sağlık sorunlarının tedavisinde etkili olabilen modern bir yaklaşımdır. Genellikle çevrimiçi platformlar üzerinden sunulmakta ve kişilere uzaktan erişim sağlama imkânı vermektedir. Ancak, teknoloji tabanlı BDT'nin bazı dezavantajları da bulunmaktadır. Örneğin, yüz yüze terapiye kıyasla kişisel etkileşim eksikliği olabilmekte ve teknoloji kullanımı konusunda bazı kullanıcıların yeterli beceriye sahip olmayabileceği durumlar da ortaya çıkabilmektedir.

Teknoloji tabanlı BDT kişilerin terapiye daha kolay erişmesine olanak sağlamaktadır. Yüz yüze terapide seansa zamanında yetişebilmek için daha geniş bir zaman aralığında planlama yapılması gerekmekte, çevrimiçi platform ile gerçekleştirilen terapide ise kişi kendine uygun zamanı seçerek mekân kısıtlaması olmadan bulunduğu yerden seansa katılım sağlayabilmektedir. Bu durumda fiziksel olarak dezavantajlı grupta yer alan bireylere psikolojik destek sağlanması açısından da erişilebilir olması büyük önem taşımaktadır. Bu da çevrimiçi terapinin erişilebilirlik ve kolaylık açısından sunduğu imkânı göstermektedir. Alanda çalışan terapistler ve ruh sağlığı çalışanlarının danışanlarının psikolojik durum ve davranışlarındaki değişimleri mekân sınırlaması olmadan direkt takip edebilme imkanlarının olması çevrim içi terapilerin diğer bir avantajını oluşturmaktadır. Terapiler tıpkı yüz yüze de olduğu gibi kişilerin ihtiyaçlarına göre kişiselleştirilmiş ve hedef odaklıdır. Ayrıca, araştırmalar, teknoloji tabanlı BDT'nin depresyon ve anksiyete belirtilerini azaltma konusunda etkili olduğunu göstermektedir. Özellikle hafif ve orta düzeydeki depresyon ve anksiyete vakalarında yüz yüze terapilerle benzer etkilere sahip olduğu bulunmuştur. Bunların yanı sıra teknoloji tabanlı terapiler, kullanıcıların terapi dışındaki zamanlarda da destek alabilecekleri ve herhangi bir kriz anında daha kolay erişebilecekleri bir platform sunmaktadır. Bu da tedavi sürecinin devamlılığını ve etkinliğini artırıcı etkiye sahip olabilmektedir.

Sonuç olarak, çevrimiçi veya yüz yüze bilişsel davranışçı terapiler, özellikle depresyon ve anksiyete gibi durumların tedavisinde etkili bir seçenek olarak kabul edilmektedir. Ancak, her bireyin ihtiyaçları farklı olduğundan, tedavi seçeneklerini değerlendirirken bu faktörleri dikkate almak önem taşımaktadır.

Yorumlar

  • Henüz yorum yapılmadı. Hemen düşüncelerinizi yazarak ilk yorumu siz yapabilirsiniz.
Yorum yapın
  • Doğrulama için e-posta adresinizin gerçek ve size ait olması gerekiyor.
  • E-posta adresiniz kesinlikle üçüncü kişilerle paylaşılmayacak, gizli kalacaktır.
  • Görünecek ad alanı için gerçek adınızı kullanmak zorunda değilsiniz.
  • İnternet üzerinde yapacağınız her işlem için IP adresinizin kayıt altına alındığını unutmamalısınız.
  • Yorumunuz yayınlanmadan önce editör onayından geçecektir.
lightbulb_outline İnternette kişisel fotoğraf ve video paylaşmadan önce bir kere daha düşünün! Gerçekten paylaşmanız gerekiyor mu?!
Toast Alert...