TEKNOLOJİ BİZİ HASTA EDİYOR -1
Yazar(lar): Gülbahar AYTEKİN - Gazeteci | Grafik(ler): Burak ÖZÇELİK | 23 August 2019, Friday 10:23 | 9,893 görüntüleme
Teknolojik cihazları kullanırken kendimizi, duygularımızı, hayatımızı, aile ve sosyal ilişkilerimizi, görev ve sorumluluklarımızı ne yönde etkilediğini objektif bir şekilde değerlendirmeliyiz. Teknolojiyi amaçlarımız doğrultusunda ve farkında olarak mı kullanıyoruz, yoksa internetin ve sosyal medyanın uçsuz bucaksız dünyasında oradan oraya sürükleniyor muyuz?!
“Bir aletin ne işe yaradığını sorup orada durmayız. Onu kullandığımız zaman nasıl insanlar olduğumuzu da sorgularız.”
İnternet çağındayız ve gözümüz sürekli ekranlarda... Ellerimiz, bedenimizin bir uzantısı haline gelen teknolojik cihazlarda, ekranlarda, telefonlarda, klavyelerde… Eskiden sadece çaldığında elimize aldığımız telefonlar şimdi elimizden düşmez oldu. İşimiz olduğunda girip çıktığımız sınırlı internet, hiç çıkmadığımız bir dünya oldu… Gelen bildirimler, mesajlar, uyarılar, fotoğraflar, videolar, oyunlar, haberler “bi bakıp çık” mak için girip, en az 2 saat çıkamadığımız sosyal medyalar, alışveriş siteleri, mesajlaşma uygulamaları derken, internetin ve teknolojik cihaz kullanımının bizi bir hayli değiştirdiği, patolojik boyutta olduğu zamanlara geldik.
Teknoloji ne için vardır?
Hayatımızı kolaylaştırmak için, bilgiye ulaşmak için, kolay iletişim için, farklı eğitim imkânlarına kavuşmak için, uzakları yakınlaştırmak için vb... Bu soruya yüzlerce farklı cevap verilebilir. Hepimiz teknolojinin bize bakan yüzüyle kendimize göre farklı farklı cevaplar verebiliriz bu soruya. Lakin akıllara gelebilecek en son seçenek herhalde teknolojinin bizi hasta ediyor veya edecek olmasıdır…
Günümüzde internet çağına özgü yeni yeni hastalıklar ve kavramlar türedi. Bu kavramlar bize yabancı olsa da, etkileri üzerimizde ve toplumda “tehdit” düzeyinde görülmekte. İnternetin ve teknolojik cihazların bilinçsiz ve aşırı kullanımından kaynaklanan pek çok hastalık ve sağlıksız kullanım alışkanlıkları bulunmakta ve bu durumlara her geçen gün yenileri eklenmektedir. Nomofobi, Netlessfobia, Fomo, Plagomani, Siberkondria, Like Bağımlılığı, bunlardan yalnızca birkaçı.
Nomofobi
Bunlardan ilki hemen hepimizi yakından ilgilendiren bir bağımlılık olan Nomofobi… Yani (akıllı) telefonsuz kalma korkusu. No Mobilephone Phobia kelimelerinden oluşan bu kavram literatüre 2008 yılında İngiltere’de yapılan bir araştırma ile girmiş.
Nomofobi, bireylerin, akıllı telefonları yanlarında olmadığı zaman hissettikleri endişe, gerginlik, yoksunluk ve panik halini ifade ediyor. Nomofobi’de her zamankinden farklı, süreklilik arzeden ve bireyin günlük hayatını olumsuz yönde etkileyen bir kullanım ve kaygı hali söz konusudur.
Aslında hepimiz belli bir ölçüde akıllı telefonlarımızı kontrol ediyor ve zaten onlarla bir ilişki kuruyoruz. Kötü haber şu ki Nomofobik bireyler, akıllı telefonları yanlarında olduğunda ve akıllı telefonlarını (uygulamaları, bildirim olup olmadığını, kaç bildirim aldıklarını, mesajlarını) sürekli kontrol ettikleri halde bu yoksunluk hissinden kurtulamıyorlar.
Peki, bireyler akıllı cihazları yanlarında olmadığı zaman, internet ve teknolojik cihazlarından uzak kaldıkları zaman neden panik yaşarlar? Galiba düşünülmesi gereken kilit nokta burası. Teknolojik cihazlara, akıllı telefonlara gereğinden fazla bir anlam ve değer atfedilmesi veya teknolojik cihazlarımızın, sadece bir cihaz değil de “her şeyimiz” haline getirilmesi- gelmesi sonucu oluşan bir durum aslında.
Kavramın ortaya çıktığı 2008 yılından bu yana mobil İnternet kullanımında kayda değer büyük değişimler ve artışlar yaşandı. Yapılan araştırmalar günde ortalama 78 defa akıllı telefonlarımıza baktığımızı gösteriyor. Bu da neredeyse ekranlara bakmadan yarım saat bile geçiremiyor olduğumuz anlamına geliyor.
Korkunç değil mi?!
Akıllı telefonlarımızda bulunan sosyal medya araçlarını, oyunları ve uygulamaları çok yaygın bir şekilde kullanıyor oluşumuz da elbette Nomofobiye, Netlessfobiye, Fomo’ya sebep olan etmenlerden bir tanesi fakat birkaç satır önce ifade ettiğim “her şeyimiz” ifadesine dikkatlerinizi çekmek isterim.
Her şeyden kastımız ne?!
Ailede ve sosyal çevremizde karşılanamayan pek çok psikolojik ve sosyal ihtiyaç internet ve sosyal medya araçları üzerinden karşılanmaya çalışılıyor. Onaylanma, kabul görme ve beğenilme ihtiyacı “Like Bağımlılığı” ile giderilmeye çalışılıyor. Yalnızlık ve aidiyet hissedememe hissi ile sanal arkadaşlıklar edinerek başedileceği zannediliyor. Bağımlılık boyutunda oynanan oyunlar, sürekli gelen bildirimler ve mesajların sayısı, sesi; mutlu, meşgul ve her şey yolunday “mış gibi” hissetmemizi sağlıyor.
Çünkü nedense ilgileneceğimiz konular, durumlar ve insanlar hep ekranların içindedir. Yapılacak bütün işler telefonumuzda bizi beklemektedir adeta (!) Öğrenilecek kayda değer bilgiler kitaplarda değil; beyaz ekranların sonsuz sınırları içindedir(!) Selam verilecek kişiler hep akıllı telefonlarımızdadır. Bu yüzdendir, birileri ile karşılaştığımızda kişinin yüzüne değil, telefonlarımızın ekranına bakarız(!). Konuşulacak, konuşulmaya değer herkes mobil cihazlarımızın, avuçlarımızın içindedir. Oyun ve eğlence ekranların varoluş amacıdır zaten(!) Cihazlar; elimiz, kolumuz, neşemiz, eşimiz, dostumuz, işimiz, eğlencemiz… Yani “her şeyimiz” haline gelmiştir… Hal böyle olunca akıllı cihazlardan bir an olsun ayrı kalmak korku ve paniğe yol açmakta günlük hayatı aksatmakta, psikolojik, fiziksel ve sosyal açıdan pek çok soruna sebep olmaktadır.
Yapılan araştırmalar Nomofobik bireylerin akıllı telefonlarından, internetten ayrılmak istemedikleri için uykuyu ertelediklerini gösteriyor. Nomofobi, Netlessfobi, Fomo gibi problemli teknoloji kullanımının bireylerin iş, eğitim ve aile hayatını ve günlük yaşamını olumsuz yönde etkilediği bilinen bir gerçektir.
700’den fazla üniversite öğrencisiyle gerçekleştirilen “Teknolojinin Uyku Düzeni Üzerindeki Etkisine” ilişkin yapılan bir çalışmada, öğrencilerin yarıya yakınının mobil telefonlarını açık bırakarak uyudukları ve gece en az birkaç defa uyanıp telefonlarını kontrol ettikleri sonucuna ulaşılmıştır.
Nomofobi’nin Belirtileri Nelerdir?
- Uyanır uyanmaz yaptığınız ilk iş mesajlarınıza, bildirimlere ve sosyal medya uygulamalarına bakmaksa,
- Akıllı telefonunuz yokken kaygılanıyor ve yoksunluk hissediyorsanız,
- Gün içinde sürekli olarak akıllı telefonunuz ile haşır neşir oluyorsanız,
- İnsanlarla yüz yüze geldiğiniz hemen her an, yüzünüzü telefonunuzun ekranına çevirme isteği duyuyorsanız,
- Akıllı telefonunuzdaki sanal uğraşları sosyal hayata tercih ediyorsanız,
- Akıllı telefonunuzu hiç kapat-a-mıyorsanız,
- Takıntılı bir şekilde, sürekli telefonunuzu kontrol ediyorsanız,
- Telefonunuz yatağınızda, yastığınızın altında veya elinizi attığınızda bulabileceğiniz bir yakınlıkta ise,
- Telefonunuzdan kaynaklanan uyku problemleri (uykusuzluk) yaşıyorsanız,
- İşyerinizde, akademik hayatınızda, aile hayatınızda vb. teknolojik cihaz kaynaklı başarısızlık ve sorumsuzluk durumları baş göstermeye başladıysa,
- Dikkatiniz sürekli olarak akıllı cihazlar yüzünden dağınıksa ve bu yüzden konsantrasyon yeteneğinizi kaybediyorsanız,
Nomofobi yaşıyor olabilirsiniz.
Netlessfobia
Netlessfobia, yani internetsiz kalma korkusu olarak tanımlanan bu bağımlılık türünü de İnternet bağımlığından ve Nomofobi’den ayrı düşünmek olanaksızdır.
Netlessfobia internet bağımlılığındaki gibi aşırı, patolojik, hastalık boyutunda kullanılan internet bağımlılığından ziyade, bireyin internetsiz ortamlarda yaşadığı anormal bir sıkıntı, rahatsız bir ruh halini ifade etmek için kullanılmaktadır.
Bu kişiler her daim internette ve çevrimiçi olmanın yollarını ararlar. Fiziksel dünyada yapılabilecek her şeyin sanal dünyadaki alternatifini seçerler. Teknoloji ile temasın aşırı bir şekilde olması zamanla sorunlu kullanımlara yol açar ve Netlessfobinin kapısı aralanmış olur.
Netlessfobi’nin Belirtileri Nelerdir?
-
3’den fazla internet bağlantılı teknolojik cihazı aynı anda kullanıyorsanız,
-
Bir günde 20’den fazla paylaşımda bulunuyorsanız,
-
Bir yere gideceğinizde öğrenmeye çalıştığınız ilk şey, gideceğiniz yerde internet bağlantısının olup olmadığıysa,
-
Günde 10 saatten fazla çevrimiçiyseniz,
-
İnternet bağlantısının olmadığı bir yerde duramıyor ve hayatın durmuş olduğu hissine kapılıyorsanız,
-
İnternet olmadığında hayatı ıskaladığınızı düşüyorsanız,
-
İnternet olmadan 1 saatten fazla zaman geçiremiyor ve yoksunluk, eksiklik hissediyorsanız,
Netlessfobia belirtileri taşıyor olabilirsiniz.
Fomo
Problemli internet kullanımının bir çeşidi de İnternette ve sosyal medyada olanı biteni kaçırma korkusu olarak adlandırılan Fomo (Fear Of Missing Out)
İnternet ve sosyal medya platformlarında, herkesten ve her şeyden haberdar olmanın patolojik boyutu da diyebiliriz Fomo için. “Ben yokken neler oluyor acaba?!” sorusunun sanal dünyada vücut bulmuş hali.
Bireyi psikolojik olarak yoran, yetersiz ve mutsuz hissetmesine sebep olan, zaman kaybettiren ve depresyona kadar götürebilen bir durum. Görüntülerle ve teknoloji ile uyuşturulma dersek yanılmış olmayız herhalde.
Sosyal medyada sürekli olarak kimin nereye gittiğini, ne yaptığını, ne yediğini, ne içtiğini, ne giydiğini kontrol etmenin sonu; kıyaslama, kıskançlık ve mutsuzluk olacaktır. Çünkü sosyal medya “sanal” bir ortamdır. Ve bu sanal ortamda herkes anlık olarak “mutluluk pozları” paylaşmaktadır.
Plagomani
Cep telefonsuz kalma korkusu olan Nomofobi kavramıyla ilişkilendirildiğinde anlam bulan Plagomani, şarj bağımlılığı anlamına geliyor. Haliyle prizin nerede ve nasıl olduğu en önemli konu oluyor. Plagomanik bireyler gittikleri herhangi bir yerde ilk olarak prizin olduğu yeri arıyorlar. Yani şarj cihazı, prizin bulunduğu konum en önemli mesele haline geliyor. Kıtlık bilincinden olsa gerek, şarjlarının bitmesi ve telefonlarını kullanamayacakları korkusu ile yanlarında hep bir yedek şarj cihazı bulunduruyorlar.
Şöyle bitirelim: “Her şeyin hızla tükendiği bir çağda, birinciliği şarja verdiler.”
Ne Yapılmalı?
İnternet çağına özgü hastalıklar elbette burada açıklananlardan çok daha fazla. Tam başa çıktık derken literatüre bir yenisi daha ekleniyor. Çünkü internet teknolojileri büyük bir hızla gelişiyor. Bize getirdikleri ile beraber çok şey de götürüyor.
Zamanımız, sağlığımız, kültürel kodlarımız, manevi değerlerimiz, düşünme şekillerimiz, iletişim modellerimiz bu dönüşümden etkilenen en önemli konuların başında geliyor.
Teknoloji geliştikçe, çeşitlendikçe ve yaygınlaştıkça teknolojiye bağlı hastalıklar da çoğalıyor.
İçinde bulunduğumuz internet çağına özgü bu hastalıklardan korunmak için:
- Öncelikle durumun farkına varmalı ve kabul etmeliyiz.
- Akıllı teknolojik cihazları kararında ve dengeli kullanmalıyız.
- Kullanım sürelerini azaltmak eğer gerekirse belli bir süre ile tamamen uzak kalmak gibi seçeneklere yönelmeliyiz.
- Teknolojik cihazlarla olan bağımızı azaltmalı ve benliğimizi sanal ortamlar yoluyla değil, gerçek hayatın içinde, kontrollü bir şekilde, yaşayarak ve gerçekten deneyimleyerek inşa edebilmeliyiz.
Teknolojik cihazları kullanırken kendimizi, duygularımızı, hayatımızı, aile ve sosyal ilişkilerimizi, görev ve sorumluluklarımızı ne yönde etkilediğini objektif bir şekilde değerlendirmeliyiz. Teknolojiyi amaçlarımız doğrultusunda ve farkında olarak mı kullanıyoruz, yoksa internet ve sosyal medyanın uçsuz bucaksız dünyasında oradan oraya sürükleniyor muyuz?!
Bir sonraki yazımızda “Like Bağımlılığı, Siberkondria, Photolurking, Ego Sörfü, Cyberloafing” kavramları üzerinde duracağız.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK KONULAR
keyboard_arrow_right DİJİTAL OYUNLAR VE BİREYLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ keyboard_arrow_right 3-6-9-12 YAŞ KURALI İLE ÇOCUKLARIN EKRANLARDAN KORUNMASI keyboard_arrow_right İNTERNET BANKACILIĞINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER keyboard_arrow_right SOSYAL MEDYANIN BİREYSEL VE TOPLUMSAL ETKİLERİ -1 keyboard_arrow_right İNTERNETTE YAŞANAN SORUNLARA ALTERNATİF ve KOLAY ÇÖZÜM: ALO 141!ETİKETLER
#TeknolojiHastalıkları #Nomofobi #Netlessfobia #Fomo #Plagomani #AkıllıTelefon #Siberkondria #LikeBağımlılığı #GülbaharAytekin #Bağımlılık #TeknolojiveSağlık
Bugün en çok okunanlar
- HAKARET, TEHDİT VE ŞANTAJ SUÇU İLE KARŞILAŞTIĞIMIZDA NE YAPMALIYIZ?
- KVKK ve TCK 132. Maddesi Kapsamında Sosyal Medya Mesajları ve Hukuki Sorumluluk
- DİJİTAL OYUNLAR VE BİREYLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
- İNTERNET VE SOSYAL MEDYADA TÜRKÇENİN DOĞRU KULLANIMI
- SOSYAL MEDYANIN BİREYSEL VE TOPLUMSAL ETKİLERİ -1
Yorumlar