İnternet ve Mahremiyet
Bu yazı, son yıllarda giderek artan “sharenting” (ebeveynlerin sosyal medyada çocukları hakkında içerik paylaşması) olgusunun hukukî sonuçlarını kapsamlı biçimde incelemektedir. Çalışma, Türkiye’deki hukuki düzenlemeler (Anayasa, TMK, KVKK) ile Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR), ABD Çocukların Çevrimiçi Gizliliğini Koruma Yasası (COPPA) gibi uluslararası normları karşılaştırmalı olarak analiz etmektedir. Çocuğun üstün yararı, mahremiyet hakkı, kişisel verilerin korunması ve dijital ayak izi gibi kavramlar, örnek kararlar ve literatür ışığında irdelenmiştir.
Unutulma hakkı, özellikle kişisel verilerin çok daha ulaşılabilir olduğu ve bunun etkilerin çok daha derinden etkilerinin olduğu günümüzün dijital çağında ortaya çıkmış bir hukuki kavramdır.
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte devletler ve sivil toplum örgütleri tarafından toplumun en fazla korumaya muhtaç ve en güçsüz grubu olan çocuklara yönelik çevrim içi ihmal ve istismar konusu önlem alınması gereken bir konu olarak ele alınmıştır.
Dijital çağ ile toplanan veri miktarı paralel olarak artış göstermiştir. Yaptığımız her tıklama, kaydırma ve satın alma işlemi dijital bir ayak izi oluşturarak "büyük veri" olarak bilinen geniş ve sürekli büyüyen bir bilgi okyanusuna katkıda bulunur hale gelmiştir. Sosyal medya paylaşımlarından finansal işlemlere kadar her şeyi kapsayan bu veriler, hukuk sistemi de dahil olmak üzere çeşitli sektörlerde devrim yaratacak muazzam bir potansiyel taşımaktadır. Büyük verinin potansiyeli, heyecan verici fırsatlar sunarken aynı zamanda önemli yasal zorluklar da getiren iki ucu keskin bir bıçak gibidir. Bu yazıda hukuk ve büyük veri konularının kesişim noktalarından bahsedilecektir.
Hakaret, Tehdit ve Şantaj da dâhil olmak üzere internet ortamında işlenen suçlar hakkında temel bilgileri daha önce, Bilişim Suçları Hakkında Bilinmesi Gerekenler adlı blog yazımızda incelemiştik.
Kişisel veri kavramı özellikle internetin ve sosyal medyanın gelişmesi, bireylerin internet ortamında, alışveriş yapmaya başlaması ve her türlü bilginin kolayca yayılabilir hale gelmeye başlamasıyla daha önem arz eden bir konu haline gelmiştir.
Sosyal medya araçlarının ortaya çıkmasıyla birlikte kişiler uzun zamandır görmedikleri arkadaşlarını bulma imkânına, onlardan birçok kanal aracılığıyla haber alma, takip etme, kendileri hakkında paylaşım yapma imkânı bulmuşlardır. Özellikle fotoğraf paylaşımının arttığı da açıkça görülebilmektedir.
Geçtiğimiz günlerde Amerika merkezli bir e-alışveriş sitesinde, çocuk kaçakçılığı ve ticareti yapıldığına dair kanıtlar, iddiaları doğrular nitelikte idi. "Wayfair Skandalı" olarak gündem olan bu olay ilk değil. Çocukların cinsel olarak istismar edildiği, şiddete uğradığı, Pedofillere pazarlandığı Pizzagate Olayı da, dünya çapında çok konuşulan, çocukların çevrim içi yollarla nasıl istismar edildiklerini gösteren olaylardan. Basına yansıdıkça haberdar olduğumuz bu vakıalar, çocuklarımızın bugün dijital ortamlarda hangi tehlikelerle karşı karşıya kalabileceklerinin de en büyük kanıtlarından.
İnternet, toplumumuzun büyük bir kesimi tarafından etkin bir şekilde kullanılan ve kullanımı her geçen gün artan bir mecradır. Bu durum çevrimiçi ortamlardaki risklerin de artmasına yol açmaktadır. Hem olumlu hem olumsuz birçok etkisinin olduğu teknolojinin olumsuzluklarından gençler ve çocuklar yetişkinlere nazaran daha çok etkilenmektedirler. Teknolojinin olumlu kullanımı çocukların gelişiminde birçok fayda sağlayabilirken kimi zaman da tehlikeleri beraberinde getirip çeşitli mağduriyetlere yol açabilmektedir. İnternette karşılaşılabilen büyük tehditlerden biri çevrimiçi çocuk istismarıdır ve küçük yaştaki çocuklar bu gibi büyük tehditlere karşı savunmasız durumdalardır.