Size nasıl yardımcı olabilirim?
Dijital Oyunlar
FAKE NEWS: DİJİTAL ÇAĞDA DEZENFORMASYON VE YALANIN YÜKSELİŞİ
Bilinçli İnternet Kullanımı

FAKE NEWS: DİJİTAL ÇAĞDA DEZENFORMASYON VE YALANIN YÜKSELİŞİ

Yazar(lar): Gülbahar AYTEKİN - Gazeteci | Grafik(ler): Evren GÜRDALAR | 3 June 2022, Friday 18:25 | 2,583 görüntüleme

Dijital mecralarda bulunan bilgi kaynakları içinde, hakikatin ve gerçeğin ne olduğunu araştırmak ve gerçeğe ulaşmak çoğu zaman emek ve çaba isteyen meşakkatli bir süreçtir. Bilgi okuryazarlığı ve medya okuryazarlığı gibi beceriler gerektirir. Bunun yerine çoğu zaman, zahmetsiz ve kolay olan yol tercih edilir ve ekranlara düşen bilgi-haber bir dokunuş ile share! edilir. Ve “mission completed!” hissi ile bireyler, adeta sosyal bir sorumluluğu yerine getirirmişcesine, bilginin kaynağına inmeden, doğruluğundan emin olmadan "inanmak" ve "paylaşmak" suretiyle yalanın ve yanlışın dolaşımına muazzam katkılarda bulunmuş olurlar.

                                                "Her yalan hakikate benzer
                                                 ve en tehlikeli yalan 
                                                 hakikate en çok benzeyendir."

2016 yılı Amerika Birleşik Devletleri Başkanlık seçimlerinde D.Trump’un başkan seçilmesi ve İngiltere’de yaşanan Br-exit referandumu ile dünya gündeminde sıkça duymaya başladığımız “Fake News” kavramını, aslında çatı bir kavram olarak düşünmek gerekiyor. Türkçe anlamı “yalan haber” olan bu kavram, bir yalan haberden çok daha fazla şeyi anlatmaktadır, hem işlevsel hem de kavramsal olarak.

Günümüzde dijital medya alanları, bilgiyi yayınlamak- paylaşmak isteyenlerle, bilgiye ulaşmak isteyenlerin buluştuğu en popüler, en güçlü, en büyük ve en elverişli platformlar haline gelmiştir. İnternetin yaygınlaşmasıyla büyüyen dijital medya alanları; kitlelerin duygularını, inançlarını, düşüncelerini ve davranışlarını etkilemek, değiştirmek, kitleleri çıkarlar ve amaçlar doğrultusunda yönlendirmek ve nihayetinde kitleleri dönüştürmek amacıyla da çok sık olarak kullanılmaya başlanmıştır.

İnternetin, sosyal ağların ve dijital alanların gerçek hayata rakip olduğu, gerçek hayatı ezip geçmeye başladığı günümüzde, giderek daha büyük bir sorun haline gelen “yalan haber” (fake news) ve dezenformasyon bireyleri ve kitleleri çok yönlü olarak etkilemektedir. Bu anlamda, siyasi, ekonomik, sosyal-psikolojik olmak üzere çok farklı amaçlar kapsamında üretilen ve yayılan dezenformasyon içeriklerini, indirgenmiş ve etiketlenmiş bir şekilde “fake news” kavramı ile açıklamak eksik kalmaktadır. Yalan, başlı başına zarar verici bir durum iken, toplumun bilgi edinme, haber alma gibi en temel ihtiyaçları üzerinde yapılan sahtekârlıklar ve dezenformasyon günümüzde çok daha yıkıcı ve zarar verici boyutlara ulaşmıştır.

Bu doğrultuda, yalan haber kavramının içeriğini oluşturan, Dezenformasyon, Mezenformasyon ile Malenformasyon kavramlarını ayırt etmek, dijital medya ortamlarının bilinçli olarak kullanılması açısından da faydalı olacaktır.

Dezenformasyon: Bir kişiye, gruba, kuruma veya ülkeye zarar verme amacı ile kasıtlı olarak oluşturulan ve üretilen yalan-yanlış bilgileri ifade etmek için kullanılmaktadır. Burada önemli olan nokta şudur ki, dezenformasyon, bir bilginin yalan mı yoksa doğru mu olduğunun anlaşılamaması halini ifade etmektedir. Bir nevi "bilgi dedikodusu " olan dezenformasyon, aynı zamanda hakikatin kaybına sebep olacağından, siyasi, ekonomik, sosyal ve psikolojik olarak kaotik bir zemin oluşmasına da ortam hazırlamaktadır.

Mezenformasyon: Bir kasıt taşımayan, bilmeden paylaşılan, yanlış bilgiler olarak tanımlanmaktadır.

Malenformasyon: Gizli kalması gereken özel bilgilerin kamusal alana sızdırıldığı doğru bilgileri ifade etmektedir. Malenformasyon intikam, nefret söylemleri üretme, siyasi üstünlük sağlama ve zarar verme gibi amaçlar taşımaktadır.

Bu tanımlardan da anlaşılacağı üzere günümüzde bilgi üzerinde çok kolay bir şekilde oynanabilen, eklemeler, çıkarmalar ve yorumlar yapılmak suretiyle editöryal olarak montajlanabilen, kitleleri manipüle eden araçlara dönüşebilmektedir.

Dijital medya ortamlarının, herkesin dijital içerik üretimine açık olması, paylaşıma ve yoruma açık yapısı, yalan ve aldatıcı içeriklerin artmasına ve çok hızlı bir şekilde yayılmasına sebep olmakta, bilgiyi kötü niyetli odakların elinde bir tehdit unsuru haline getirebilmekte; terör, propaganda ve algı yönetimi yapmak için üzerinde oynanan elverişli bir silaha dönüştürebilmektedir.

Hakikat Yavaş ve Tektir Yalan Hızlı ve Çok!

  “Gerçek ayakkabılarını giymeden, yalan dünyayı 3 kez dolaşır.

Sosyal medyada yalan haber ve yanlış bilgilerin nasıl yayıldığını araştıran Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) tarafından yapılan bir araştırma, sosyal medyada, yanlış bilgi içeren tweetlerin, doğru bilgi içeren tweetlerden 6 kat daha hızlı yayıldığını ve kullanıcılara ulaştığını ortaya koydu.

Araştırma ayrıca, sosyal ağlarda yanlış bilgilerin yayılması konusunda en büyük faktörün bot hesaplar olmadığını ve gerçek kişiler olduğunu göstermesi bakımından da kayda değer. 3 milyon kişi tarafından 4,5 milyon kez paylaşılan 126.000 haber öğesinden oluşan bir veri seti ile çalışılan araştırmada, doğru olduğu doğrulanan haberlerin yayılmasını, yanlış olduğu gösterilen hikâyelerin yayılmasını karşılaştırmak için kullandılar. Gerçek nadir olarak 1000'den fazla Twitter kullanıcısına ulaşırken, en tehlikeli yalan haberlerin rutin olarak 10.000'den fazla kişiye ulaştığı ortaya çıktı.

Kimin söylediği konusunda fikir birliğine varılamamış şu sözü, söyleyenden bağımsız bir şekilde tam da bu noktada hatırlamakta fayda var:
“Gerçek ayakkabılarını giymeden, yalan dünyayı 3 kere dolaşır.”

Neden Yalana Eğilimliyiz?

Günümüzde, dezenformasyonun yükselişinden, yanlış bilgi ve aldatıcı içeriklerin çoğalmasından daha büyük olan tehlike, yalanın ve dezenformasyonun giderek normalleşmesi ve kabullenilmesidir. Asıl soru ise artık şudur: Hangi yalan daha inandırıcı, hangi yalan daha ikna edici, hangi yalan gerçeğe daha çok benzemektedir!?

Aldatıcı içeriklere aldanmak için aslında çok fazla sebep vardır. İnsanlar bir düşüncenin, bir bilginin veya bir olayın doğru olmasını istediklerinde, ne yapıp edip, sonunda onun doğru olduğuna inanmakta ve kendilerini buna inandırmaktadırlar. Bu, beynin insana kurduğu bir tuzak olarak da düşünülebilir. Duygusal ve güdülenmiş bir şekilde yürütülen akıl, kişiyi dezenformasyona ve gerçekliğin kaybına açık bir hale getirebilmektedir.

Hakikat yavaş ve tek, yalan ise hızlı ve çoktur demiştik. Bunca çoklukla buluşan, doğası gereği çoğalan, gerçeğe benzeyen, gerçeği taklit eden, fake olan, gerçek -miş gibi türeyen yalan içinde, tek olan hakikati ve gerçeği bulmak elbette kolay olmayacaktır.

Ayrıca, dijital mecralarda bulunan bilgi kaynakları içinde, hakikatin ve gerçeğin ne olduğunu araştırmak ve gerçeğe ulaşmak çoğu zaman emek ve çaba isteyen meşakkatli bir süreçtir. Bilgi okuryazarlığı ve medya okuryazarlığı gibi beceriler gerektirir. Bunun yerine çoğu zaman, zahmetsiz ve kolay olan yol tercih edilir ve ekranlara düşen bilgi-haber bir dokunuş ile share! edilir. Ve “mission completed!” hissi ile bireyler, adeta sosyal bir sorumluluğu yerine getirirmişcesine, bilginin ilk kaynağını bilmeden, doğruluğundan emin olmadan, "inanmak" ve "paylaşmak" suretiyle yalanın ve yanlış bilginin dolaşımına muazzam katkılarda bulunabilirler.

2004'teki ABD Başkanlık seçimlerinden önceki üç ay boyunca araştırmacılar, kararlı demokratik ve cumhuriyetçi seçmenlerde beynin çelişkili bilgileri nasıl işlediğini araştırdı. Fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme ile beyin aktivitesi ölçülürken, katılımcılara kendi adaylarının, karşıt adayın kurgusal ama gerçekçi ifadeleri gösterildi. Örneğin, bir politikacı vergileri keseceğini vaat ediyor. Ardından politikacı iktidara geldikten sonra vergileri kesmediği gibi sahtekârlığı düşündüren çelişkili eylemlerde ve açıklamalarda bulunuyor. Örneğin “devlet bütçesinde vergileri kesmek için yeterli para yoktu” gibi. Daha sonra katılımcılardan ilk ifadenin tutarlılığını ve çelişkili eylemi derecelendirmeleri istendi. Davranış analizi, duygusal olarak önyargılı bir akıl yürütme modeli gösterdi. Katılımcılar, kendi adayları için bariz çelişkileri reddedip, kabul etmezken, karşı adaydaki tutarsızlıkları çok kolay bir şekilde tespit ettiler.

Dijital mecralarda, kullanıcılar kendi düşünce ve inançlarıyla uyuşan veya destekleyen bilgileri sorgulamadan doğru kabul etme eğiliminde olabilmektedirler. Haber ve bilgileri sorgulama ise sadece kendi düşünce ve inançlarıyla uyuşmayan bilgilere karşı yapılmaktadır. Bu durum “Doğrulama Yanlılığı” olarak adlandırılmaktadır.

Bir diğer faktör ise sosyal ağların etkisi ve algoritmalardır.

Sosyal ağların çalışma prensiplerini oluşturan algoritmalar, kullanıcıların ilgilerini belirleyerek, rastgele içerikler yerine kişiye özel içerikler sunarlar. Algoritmalar, sosyal ağlarda paylaşılan bilgilerin akışına müdahalede bulunur ve kişiyi sadece ilgi alanlarından oluşan bir ortama hapseder. Bu durum “Filtre Balonu” kavramı ile açıklanmaktadır. Filtre balonları, kullanıcıların sürekli benzer enformasyona maruz kalmasına, aynı fikirlerden beslenmesine ve farklı haber kaynaklarına kapalı kalmasına dolayısıyla da dezenformasyona açık hale gelmesine neden olur.

Kendi düşünce ve önyargılarını besleyen ve sadece kendi ilgi alanlarını oluşturan içeriklerle adeta bir balona hapsolan kullanıcılar, bu balonlarda kendi görüşlerine benzeyen görüşler ile çevrelenir ve adeta kendi sesinin ve kendi sesine benzer seslerin yankısı içinde kalır.

Bu etki, dijital ortamlarda kullanıcıların mevcut görüş ve inançlarını pekiştirmesine, farklı bakış açılarına kapalı kalmasına, eleştirel bir bakış açısı geliştirememesine, nesnellikten uzaklaşmasına ve zamanla gerçeği kaybetmesine sebep olur.

Dezenformasyon ve yalan, tam da bu ortamda çoğalma ve derinleşme fırsatı bulmaktadır.

Yalan Gerçeğin Elbisesiyle Geziyor

Yalan ile gerçeğin, doğru ile yanlışın iç içe geçtiği dijital medya alanlarında, konuyu daha iyi anlayabilmek için, yalanı ve gerçeği farklı bir bakış açısıyla ve daha yakından tanımaya çalışalım.

Yalan ile gerçek arkadaş olmaya karar vermişler. Bu arkadaşlık teklifi, yalandan gelmiş. Yalan gerçeğe şöyle demiş: “Biz seninle çok iyi anlaşırız, birlikte çok güzel vakit geçiririz, gezeriz. Hadi gel, seninle arkadaş olalım." Gerçek, bu arkadaşlık teklifi karşısında tedirgin olmuş ve tereddüt etmiş. Fakat sonra kendini şu şekilde teselli ederek yalanın arkadaşlık teklifini kabul etmeye karar vermiş: ”Yalanın bana her söylediğine inanmam. Ona hemen ve tamamen güvenmem, söylediklerini kontrol ederim, sınarım, denerim, böylece beni yalanlarıyla kandırmasının önüne geçerim. Hem kim bilir, belki de bu arkadaşlık onu yalanlarından vazgeçirir, doğru yolu bulmasına yardımcı bile olabilirim…”

Günlerden bir gün yalan gerçeğe, dışarıda havanın çok güzel olduğunu, güneşin ışıl ışıl parladığını ve bu güzel havada birlikte çok iyi bildiği bir ormanda, gezintiye çıkmak ve gerçekle gezmek istediğini söylemiş. Gerçek, bu teklifi kabul etmeden önce, yalanın doğru söyleyip söylemediğini kontrol etmek için, önce şöyle bir dışarıya bakmış. Gerçekten de, yalanın söylediği gibi hava çok güzelmiş. Gerçek, yalanın, doğru söylediğine kanaat getirmiş ve teklifini kabul etmiş. Böylece yalan ile gerçek arkadaş olmak için ilk gezintilerine çıkmışlar. Dağları, tepeleri aşıp, gezinti sırasında bir göle rastlamışlar. Yalan bu gölü çok iyi bildiğini, suyunun tertemiz ve berrak olduğunu, sıcaklığının ve suyunun da yüzmeye çok uygun olduğunu söyleyerek, gerçeğe şöyle seslenmiş:

-Hadi gel, bu gölde yüzelim, merak etme yüzmek için çok idealdir!

Gerçek yüzme teklifini kabul etmeden önce, gölün kenarına gitmiş, suya bakmış, su gerçekten de tertemiz, berrak, ılık ve yüzmek için çok uygun görünüyormuş. Gerçek yine şaşırmış, çünkü yalan bu defa da gerçeği söylemiş ve yalan şaka maka, hiç yalan söylemiyormuş. Derken, gerçek ve yalan kıyafetlerini çıkarmaya başlamışlar. Gerçek yavaş yavaş suya girip bir iki kulaç atmaya başladıktan sonra, Yalanın üstünü çıkarmadığını ve yüzmek için göle girmediğini fark etmiş. Tam o esnada Yalan, bir hışımla gerçeğin kıyafetlerini çalarak, hızla oradan uzaklaşmış.

O gün bugündür yalan, gerçeğin kıyafeti ile gezinir aramızda. Sureti haktan görünür, gerçeğin libasına bürünür ve doğruluğun, doğru yolun tam ortasına oturur. Görünüşünden anlaşılmaz o gün bugündür yalan. Gerçeğe benzer, gerçek gibi görünür. Gerçek ile arkadaş mış gibi görünür, kafa karıştırır. Herkes kolaylıkla anlayamaz bu yüzden yalanın yalan olduğunu.

Peki ya Gerçek?!

Yalanın, gerçeğin elbiselerini çaldığından bu yana, gerçek bütün çıplaklığıyla ortada olmasına rağmen, itibarını ve kıymetini yitirmiştir bu yüzyılda.

Herkes tahammül edemez ve kaldıramaz gerçeği. Ancak ve ancak gerçeği bütün yalanlardan, bütün şüphelerden uzak, hakikati bütün yalınlığıyla kabul edip, ona katlanmaya tahammül edebilenlerin görebileceği bir seviyededir gerçek. Bu yüzdendir, gerçeklerle yüzleşmeye herkesin cesaret edememesi ve içinde bulunduğumuz bu dijital çağda yalanın, bilgi dedikodusunun ve dezenformasyonun bu öngörülemez yükselişi.

Yorumlar

  • Henüz yorum yapılmadı. Hemen düşüncelerinizi yazarak ilk yorumu siz yapabilirsiniz.
Yorum yapın
  • Doğrulama için e-posta adresinizin gerçek ve size ait olması gerekiyor.
  • E-posta adresiniz kesinlikle üçüncü kişilerle paylaşılmayacak, gizli kalacaktır.
  • Görünecek ad alanı için gerçek adınızı kullanmak zorunda değilsiniz.
  • İnternet üzerinde yapacağınız her işlem için IP adresinizin kayıt altına alındığını unutmamalısınız.
  • Yorumunuz yayınlanmadan önce editör onayından geçecektir.
lightbulb_outline Tıkla kazan! Kazandınız! Linke tıklayın! Anketi doldur kazan! türünden tekliflere aldanmayın. İnternette de tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi "bedava" diye bir şey yoktur.
Toast Alert...